WORLD ALPAGU FEDERATION DÜNYA ALPAGU FEDERASYONU TÜRK SAVAŞ SANATI
   
 
  KÖK TÜRK YAZITLARI VE ÜNVANLAR

 

Kök Türkçe Yazılı Belgelerde yer alan Ünvanlar

Kök Türkçe Yazılı Belgelerde yer alan Ünvanlar



Bulunduğu günden itibaren üzerinde ençok çalışılan Türkçe kaynakların başında hiç şüphesiz Kök Türk alfabesiyle yazılmış olan metinler gelmektedir. Tabiki bunların önemi Türk tarihi ve kültürü açısından, içerisinde bulunan değerli bilgilerden kaynaklanmaktadır.

Şimdiye kadar yerli ve yabancı birçok araştırıcı Kök Türkçe yazıtları çeşitli yönlerden incelediler. İşte, bu yazıda Türk milletinin en kıymetli hazineleri olan kitabelerde geçen unvanlar üzerinde durmaya çalışacağız.

http://onturk.wordpress.com/2011/05/23/kok-turkce-yazili-belgelerde-yer-alan-unvanlar/

Daha önce Çin kaynaklarının Kök Türklere ait kısımlarını Almancaya tercüme eden M.T.Liu, bu belgelerden yola çıkarak Kök Türklerde 28 rütbe ve unvan olduğunu söylemesine[1] karşılık, bizim yaptığımız tedkiklerde, bu sayı değişmektedir. Bu arada Türklerdeki unvanlar üzerine yapılmış en geniş çalışmanın da Prof.Dr. A.Donuk tarafından meydana getirilmiş olduğunu da belirtmek isteriz[2]. Ancak sayın Hocamız, Divanü Lûgat-it-Türk, Kutadgu Bilig gibi baş eserlerin yanısıra pekçok tarihi kaynağı tarayarak kapsamlı bir çalışma yapmıştır. Aşağıda bu idari ve askeri unvanlarla, rütbelerin hangi metinlerde geçtiğini ve ne manaya geldiklerini açıklamaya çalışacağız:

1-Alp: Yiğit, kahraman, bahadır, cesur, aşırı uzun ve iri boylu, pehlivan manalarına gelmektedir[3] ve askeri bir unvandır.

Alp Er (Altın-Köl II)

Alp Er-oglı (Irk-Bitig)

Alp Kögmen (Abakan Yazıtı)

Alp Kuşça Bala (Abakan Yazıtı)

Alp Salçı (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı)

Alp Turan (Barlık I Yazıtı)

Alp Urungu Tutuk (Ça-Kol IV Yazıtı)

Alp Yürek (Çer-çarık Yazıtı)

Atçı Alp Tutuk (Abakan Yazıtı)

Ay Tengride Kut Bolmış Alp Bilge Kagan (Karabalgasun Yazıtı)

Bilge Alp (Podkunin Yazıtı)

Buyruk Alp Sangun (Podkunin Yazıtı)

Inançu Alp (Altın-Köl II Yazıtı)

Kınçu Alp Çigşi (Terhin Yazıtı)

Körtle Kan Alp Urungu (Elegeş I Yazıtı)

Kutlug Alp (Hoytu-Tamır II Yazıtı)

Ögdüm İni Alp (Ak-Yüs Yazıtı)

2- Alpagu: Kara-Yüs ve Köl Tigin Yazıtında geçen bu unvan savaşçı manasına gelmektedir[4].

3-Apa: Eski Türkçede akrabalık terimi olarak gösterilen[5] apa, “büyüklük, yaşlılık” da ifade eder. Hem askeri, hem de idari unvanlarda yer alır.

Apa Tarkan[6] (Tunyukuk Yazıtı, Köl İç Çor Yazıtı)

Beçe Apa İçreki (Miran Metinleri)

Çor Apa (Çakul VI Yazıtı)

Inançu Apa Yargan Tarkan[7] (Köl Tigin Yazıtı)

Kul Apa Urungu (Miran Metinleri)

Külüg Apa (Çakul VIII Yazıtı)

Laçin Apa (Ottuktaş III Yazıtı)

On Apa (Gümüş Tabak Yazıtı)

Öz Apa (Tepsey II Yazıtı)

Öz Apa Tutuk (Çigşi Bagatur Yazıtı)

Tör Apa İçreki (Begre Yazıtı)

Yol Apa (Kemçik-Kaya Başı Yazıtı)

4-Ayguçı: Ay- fiilinden türemiş idari bir unvandır. Kök Türkçe yazıtlarda Tunyukuk’un unvanı olarak geçer[8]. Ayrıca Uygur Türkçesi ile yazılmış budist metinlerde de bu terimi görmekteyiz[9].

5-Baga: İdari bir unvan olarak gösterilmekte olup[10], bizce “bag” kelimesiyle irtibatlıdır. Buna göre, “baga” kelimesi bir ulus oluşturmuş boyların askeri komutanları için kullanılır.

Boyla Baga Tarkan (Tunyukuk Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

Bıla Baga Tarkan (Terhin Yazıtı)

Inançu Baga Tarkan (Terhin Yazıtı)

Kutlug Baga Tarkan (Suci Yazıtı)

6-Beg: Hem idari, hem de askeri bir unvandır.

Beg Çor (Talas III Yazıtı)

Beg Er Tengriken (Hangita-Hat Yazıtı)

Beg Inal (Uybat VI Yazıtı)

Bars Beg (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı, Tunyukuk Yazıtı)

Bilge Beg (Hoytu-Tamır IX Yazıtı)

Küd Aruk Beg (Ayna I Yazıtı)

Ur Beg (A-Çor Yazıtı)

Yalsaka Beg (Hoytu-Tamır VI Yazıtı)

7-Bidgüçi Er: İdari bir unvandır. Şine-Usu Yazıtı, güney tarafı, 3. satırda geçen bu unvanın manası “yazıcı, katip”dir.

8-Bilge: hem idari, hem de askeri bir unvandır.

Bilge Alp (Podkunin Yazıtı)

Bilge Ataç (Ongin Yazıtı)

Bilge Çigşi (Çakul I Yazıtı)

Bilge Kagan (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı, Tunyukuk Yazıtı, Ongin Yazıtı, Şine-Usu Yazıtı)[11]

Bilge Kutlug Tarkan Sengün (Terhin Yazıtı)

Bilge Sengün (Terhin Yazıtı)

Bilge Tarduş Ulug Bilge Yabgu (Terhin Yazıtı)

Bilge Tarkan Kutlug (Terhin Yazıtı)

Bilge Tay Sengün Tutuk (Terhin Yazıtı)

Bilge Tunyukuk (Tunyukuk Yazıtı)

Çik Bilge Çigşi (Miran Metinleri)

İl Bilge Katun (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı, Terhin Yazıtı)

Kuşladıçı Bilge Tutuk (Abakan Yazıtı)

Kutlug Bilge Sengün (Şine-Usu Yazıtı, Terhin Yazıtı)

9-Bilig: “Bilgi” manasına gelen bu terime Thomsen budistik terminolojiyi göstererek unvan demektedir[12].

Bilig Köngül Sangun (Çikşi Bagatur Yazıtı)

10-Boyla: İdari bir unvandır. Eski Bulgarların arasında da görülen bu unvanın tam karşılığının belli olmadığı söylenmekle beraber, bu unvanın boy yöneticileriyle bir alakası olmalıdır[13]. Mesela, Tunyukuk’u Aşinaların kaganlığın başına yeniden geçmeleri sırasında boyların komutanlığını yapan bir şahıs olarak düşünebiliriz. Bunun gibi, Suci Yazıtında geçen Boyla Kutlug Yargan da, Kırgız boylarının idarecisi olabilir.

Boyla Baga Tarkan (Tunyukuk Yazıtı)

Boyla Kutlug Yargan (Suci Yazıtı)

11-Bögü: Esrarlı bir ruhaniyet ile akıllı ve büyücü manasına gelen, erkek kamlara verilen[14] idari bir unvan olabilir.

Bögü Kagan[15] (Tunyukuk Yazıtı)

Bögü Tarkan (Elegeş III Yazıtı)

12-Böke: Askeri bir unvan olup, “savaşçı, güreşçi” anlamındadır[16].

Böke Tutam (Terhin Yazıtı)

13-Buyruk: Buyurmak fiilinden gelen bu kelimenin “bakan” demek olduğu söylenmektedir[17]. Yani idari bir unvandır.

Buyruk Alp Sangun (Podkunin Yazıtı)

İç Buyruk (Bilge Kagan Yazıtı, Terhin Yazıtı)

Öge Buyruk (Suci Yazıtı)

14-Çabış: Askeri bir unvandır.

Çabış Sengün (Terhin Yazıtı)

Çabış Tun Tarkan (Uybat I Yazıtı)

15-Çigşi: Orta çincede “bölge yargıcı” olduğu söylenen[18] bu terim idari bir unvandır.

Begzik Er Çigşi (Terhin Yazıtı)

Bilge Çigşi (Elegeş IV Yazıtı, Miran Metinleri)

Inançu Külüg Çigşi (Kemçik-Kaya Başı Yazıtı)

Kınçu Alp Bilge Çigşi (Terhin Yazıtı)

Köl Çigşi (Miran Metinleri)

Kutlug Çigşi (Çakul VII Yazıtı)

Külüg Çigşi (Elegeş IV Yazıtı)

Tudun Çigşi (Miran Metinleri)

Urungu Çigşi (Elegeş IV Yazıtı)

16-Çor: Askeri bir unvandır.

Beg Çor (Talas III Yazıtı)

Bengü Çor (Saygın Yazıtı)

Elçi Çor (Çakul II Yazıtı)

Işbara Bilge Köl İç Çor (Köl İç Çor Yazıtı)

Işbara Tamgan Çor (Ongin Yazıtı)

İl Çor (Uybat III Yazıtı, İhe-Ashete Yazıtı)

İl Çor Tigin (Köl İç Çor Yazıtı)

Kar Çor (Talas II Yazıtı)

Köl İç Çor (Hoytu-Tamır I Yazıtı, Köl İç Çor Yazıtı)

Kumar Çor (Talas XI Yazıtı)

Külüg Çor (Barlık III Yazıtı)

Oglan Çor (Talas IV Yazıtı)

Sarıg Çor (Miran Metinleri)

Sü Çor (Talas XIII Yazıtı)

Tadıg Çor (Köl Tigin Yazıtı)

Tarduş Inançu Çor (Köl Tigin Yazıtı)

Tarduş Köl İç Çor (Hoytu-Tamır I Yazıtı, Köl İç Çor Yazıtı)

Temir Çor (Turan Yazıtı)

Unagan Çor (Miran Metinleri)

Yig Inanç Çor (Hutuk-Ula Yazıtı)

Yigen Çor (Köl İç Çor Yazıtı)

17-Elçi: İdari bir unvandır. Uybat VI, Uyuk-Tarlak ve Çakul II Yazıtlarında geçmektedir. Çakul II Yazıtında Elçi Çor adına rastlamaktayız.

18-Er-başı: Askeri bir unvan olup, komutan demektir.

Er-başı Sangun (Abakan Yazıtı)

19-Erkin~İrkin: Bir idari unvan olup, genelde boy begleri taşır. Mesela batıda bulunan On-Okların beş boyunu teşkil eden Nu-shih-pilerin her bir boyunun başında bir erkin bulunurdu[19]. 7. yüzyılın başında Uygur boyu da bir irkin tarafından idare ediliyordu ve 628’deki irkin P’u-sa, İl Kagan’ın oğlunu mağlup ettiği için ilteber unvanını aldı[20]. Bu da gösteriyorki, irkin unvanı ilteberden bir aşağı derecedir.

Erkin Sangun Tirek (Miran Metinleri)

Sebig Köl Erkin (Bilge Kagan Yazıtı)

Tun Yigen Erkin (Çoyrens Yazıtı)

Ulug Erkin (Köl Tigin Yazıtı)

Uzal Öng Erkin (Terhin Yazıtı)

20-Inal: İdari bir unvandır. Kaşgarlı’ya göre, “genelde anası hatun soyundan olan kişilere” verilmektedir. Etimolojik manasının esası “güvenilir, itimada layık”[21] demektir.

Inal Aguş (Talas XIII Yazıtı)

Inal Kadaş (Kara-Bulun I Yazıtı)

Inal Kutlug (Sevrey Yazıtı)

Inal Urungu (Miran Metinleri)

Çubuç Inal (Kejilig-Hobu Yazıtı)

Kart Tag Inal Öge (Bay-Bulun II Yazıtı)

21-Inanç: İdari bir unvandır. Aşağı-yukarı Inal ile aynı manaya gelmektedir.

Inanç Burış Tirig (Uybat VI Yazıtı)

Yig Inanç Çor (Hutuk-Ula Yazıtı).

22-Inançu: İdari bir unvandır.

Inançu Alp (Altın-Köl II Yazıtı)

Inançu Apa Yargan Tarkan[22] (Köl Tigin Yazıtı)

Inançu Bilge (A-Çor Yazıtı)

Inançu Külüg Çigşi (Kemçik-Kaya Başı Yazıtı)

Beş Yüzbaşı Ulug Öz Inançu (Terhin Yazıtı)

El Inançu (Ozneçen I Yazıtı)

İni Öz Inançu (Terhin Yazıtı)

Kara Inançu (El-başı Yazıtı)

23-Işbara: Askeri bir unvandır. İran menşeili olduğu söylenen bu kelimenin Clauson, Toharca ve Sanskritçede “beg, prens” manasında olduğunu söylemektedir[23].

Işbara Bilge Köl İç Çor (Köl İç Çor Yazıtı)

Işbara Tamgan Çor (Ongin Yazıtı)

Işbara Tamgan Tarkan (Ongin Yazıtı)

Işbara Tarkan (Ongin Yazıtı)

Işbara Yamtar (Köl Tigin)

Beşbin Erbaşı Işbara Sengün (Terhin Yazıtı)

24-İçreki: Saray içerisinde görev yapan memurların unvanıdır[24].

İçreki Bedizçig (Bilge Kagan Yazıtı)

Tör Apa İçreki (Begre Yazıtı)

25-İlteber: İdari bir unvan olup, ilteriş ile aşağı-yukarı aynı manaya gelir.

Karluk İlteber (Köl İç Çor Yazıtı)

Toygun İlteber (Köl Tigin Yazıtı)

Uygur İlteber (Bilge Kagan Yazıtı)

26-İlteriş: “ili derleyip, toplayan” anlamındaki idari bir unvandır. İlteriş Kagan’ın unvanı vesilesiyle Köl Tigin, Bilge Kagan, Tunyukuk, Köl İç Çor, Ongin ve Çoyrens Yazıtlarında görmekteyiz.

27-İni İl Kagan: Sonradan ihdas edilmiş bir idari unvandır. Bilindiği gibi Kapgan Kagan da küçük oğlu Fu-chü’yü İni İl Kagan ilan ederek, kendinden sonra yeğeni Bilge’nin tahta geçmesini engellemeyi planlamış, fakat o öldükten sonra Köl Tigin ve Bilge, İni İl Kagan’ı ortadan kaldırarak (716) onun bu düşüncesinin gerçekleşmesini önlemişlerdi.

İni İl Kagan’ın adı Tunyukuk Yazıtında geçer.

29-Kagan: İdari bir unvandır. Devlet idaresinde söz sahibi olan en yüksek rütbedeki kişiye denir[25].

Baz Kagan (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı, Hangita-Hat Yazıtı)

Bilge Kagan (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı, Ongin Yazıtı)

Bumın Kagan (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı, Bugut Yazıtı)

İl Etmiş Bilge Kagan[26] (Şine-Usu Yazıtı, Terhin Yazıtı)

İlteriş Kagan (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı, Tunyukuk Yazıtı, Köl İç Çor Yazıtı, Ongin Yazıtı, Çoyren Yazıtı)

İstemi Kagan (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı)

Kapgan Kagan (Tunyukuk Yazıtı, Ongin Yazıtı)

Tabgaç Kagan (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

Tengride Bolmış İl Etmiş Bilge Kagan (Terhin Yazıtı)

Türk Kagan (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı)

Türk Bögü Kagan (Tunyukuk Yazıtı)

Uygur Kagan (Tez II Yazıtı)

30-Kara: İdari ve siyasi bir unvandır. Büyüklüğü, eskiliği, yönü ifade eder.

Kara Han (Uybat I Yazıtı, Tuba III Yazıtı)

Kara Inançu (El-başı Yazıtı)

Kara Türgiş Bodun (Köl Tigin Yazıtı)

31-Katun: Hükümdarların eşlerine verilen idari bir unvandır[27].

İl Bilge Katun (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı, Terhin Yazıtı)

Ogramış Katun (Talas V Yazıtı)

Umay Katun (Ugra Yazıtı)

32-Köl İç Çor askeri ve idari bir unvandır. S.G.Clauson 8. yüzyılda batıda Tarduş beglerinin reisi Köl İç Çor ve doğuda Tölös beglerinin başı Apa Tarkan’dır[28] derken; B.Ögel, Büyük Hun Devletinde olduğu gibi, Kök Türk ve Uygurlarda da ordu “boy düzeni” üzerine teşkilatlandırılmıştı. Ordu komutanları olan şadların üstünde de Köl İç Çor ve Apa Tarkan gibi tecrübeli ve büyük komutanlar bulunuyordu ve bunlar da yine hükümdar çocukları idiler[29], demektedir.

Işbara Bilge Köl İç Çor (Köl İç Çor Yazıtı)

Köl İç Çor (Bilge Kagan Yazıtı, Köl İç Çor Yazıtı)

Tarduş Köl İç Çor (Köl İç Çor Yazıtı, Hoytu-Tamır V Yazıtı)

33-Köni: Doğruluk, dürüstlük[30] manasına gelen idari bir unvandır.

Köni Tirig (Barlık II Yazıtı)

34-Kutlug: Hem askeri, hem de idari bir unvandır. Kut sahibi olmak siyasi hakimiyetin gereklerindendir[31].

Bilge Kutlug Tarkan Sengün (Terhin Yazıtı)

Bilge Tarkan Kutlug (Terhin Yazıtı)

Boyla Kutlug Yargan (Suci Yazıtı)

Kutlug Alp (Hoytu-Tamır II Yazıtı)

Kutlug Baga Tarkan (Suci Yazıtı)

Kutlug Bilge Sengün (Terhin Yazıtı)

Kutlug Çigşi (Terhin Yazıtı, Çakul VII Yazıtı)

35-Küç: Siyasi hakimiyetin sembollerinden[32] olan “küç” idari bir unvandır.

Küç Bars (Çakul II Yazıtı)

Küç Bars Külüg (Çakul V Yazıtı)

Küç Bilge (Talas X Yazıtı)

Küç Kara (Miran Metinleri)

Küç Kıyagan İçreki (Ottuktaş I Yazıtı)

Küç Köl Tutuk (Ozneçen Yazıtı)

36-Külüg: Ünlü, şanlı manasına gelen askeri ve idari bir unvandır.

Külüg Apa (Çakul VIII Yazıtı)

Külüg Çigşi (Elegeş IV Yazıtı)

Külüg Çor (Barlık III Yazıtı)

Külüg Otok (Suglug-Adır Yazıtı)

Külüg Sangun (Miran Metinleri)

Külüg Togan (Kızıl-Çıra II Yazıtı)

Külüg Tutuk (Barlık II Yazıtı)

Külüg Urungu (Miran Metinleri)

Külüg Yigen (Kerbis Bar Yazıtı)

Beşyüzbaşı Külüg Ongı (Terhin Yazıtı)

Binbaşı Tarduş Külüg Eren (Terhin Yazıtı)

Binbaşı Tölös Külüg Eren (Terhin Yazıtı)

37-Öge: İdari bir unvan olup; aksakal, müşavir, başvekil manalarına gelir[33].

Öge Buyruk (Suci Yazıtı)

Öge Tirig (Elegeş III Yazıtı)

İl Ögesi Inançu Bilge (A-Çor Yazıtı)

Kart Tag Inal Öge (Bay-Bulun II Yazıtı)

Kümül Öge (Kejilig-Hobu Yazıtı, Kızıl-Çıra II Yazıtı)

Tay Öge (Miran Metinleri)

38-Sabçı: Savcı ve elçi manalarına gelip, idari bir unvandır[34].

Sarıg Atlıg Sabçı (Irk Bitig)

39-Sangun-Sengün: General, komutan manasına gelen askeri bir unvan.

Sangun Esentun (Elegeş III Yazıtı)

Sangun Tutuk (Demir-Sug Yazıtı)

Sengün Bars (Irk Bitig )

Altun Tay Sangun (Çigşi Bagatur Yazıtı)

Az Aşpa Tay Sengün (Terhin Yazıtı)

Bars Kan Sangun (Miran Metinleri)

Bayça Sangun (Barlık III Yazıtı)

Beşbing Erbaşı Işbara Sengün (Terhin Yazıtı)

Bilge Kutlug Tarkan Sengün (Terhin Yazıtı)

Bilge Sengün (Terhin Yazıtı, Kemçik-Kaya Başı Yazıtı)

Bilge Tay Sengün Tutuk (Terhin Yazıtı)

Buyruk Alp Sangun (Podkunin Yazıtı)

Çabış Sengün (Terhin Yazıtı)

Çaça Sengün (Bilge Kagan Yazıtı, Köl Tigin Yazıtı)

Çocuk Böri Sengün (Aldı-Bel I Yazıtı)

Edçü Sangun Tirek (Miran Metinleri)

Enik Sangun (Köl Tigin Yazıtı)

Erbaşı Sangun (Abakan Yazıtı)

İsig Sangun (Irk Bitig)

Ku Sengün (Tunyukuk Yazıtı)

Tarkan Sangun (Uybat III Yazıtı)

Udar Sengün (Köl Tigin Yazıtı)

Urungu Sangun (Miran Metinleri)

40-Sü Başı: Ordu komutanı manasına gelen askeri bir unvandır[35]. Şine-Usu ve Tunyukuk Yazıtlarında geçer.

41-Şad: İdari bir unvandır. Yabgu’dan sonra gelir[36].

Tarduş Şad (Tunyukuk Yazıtı)

Tölös Şad (Tölös Şad’ın Balbalı)

42-Şadapıt: Sanırız “şad” unvanının çoğuludur.

Şadapıt Begler (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

43-Tamgaçı: Vergi memuru, nişancı anlamına gelen idari bir unvandır[37].

Makaraç Tamgaçı (Köl Tigin Yazıtı)

Oguz Bilge Tamgaçı (Köl Tigin Yazıtı)

Işbara Tamgan Çor (Ongin Yazıtı)

Işbara Tamgan Tarkan (Ongin Yazıtı)

44-Tarkan: Hem askeri, hem de idari bir unvandır[38].

Altun Tamgan Tarkan (Ihe-ashete Yazıtı)

Apa Tarkan (Tunyukuk Yazıtı)

Bıla Baga Tarkan (Terhin Yazıtı)

Bilge Kutlug Tarkan Sengün (Terhin Yazıtı)

Bilge Tarkan Kutlug (Terhin Yazıtı)

Bögü Tarkan (Elegeş III Yazıtı)

Çabış Tun Tarkan (Uybat I Yazıtı)

Inançu Apa Yargan Tarkan (Köl Tigin Yazıtı)

Inançu Baga Tarkan (Terhin Yazıtı)

Işbara Tamgan Tarkan (Ongin Yazıtı)

Işbara Tarkan (Ongin Yazıtı)

Kutlug Baga Tarkan (Suci Yazıtı)

Ogul Tarkan (Köl Tigin Yazıtı)

Ongı Tarkan Süy (Terhin Yazıtı)

Tarkan Sangun (Uybat III Yazıtı)

45-Taygun-Toygun: İdari bir unvandır[39]. Meclis üyelerinin adlarında yer alır.

Toygun İlteber (Köl Tigin Yazıtı)

Tokuzyüz Erbaşı Toykun Ulug Tarkan (Terhin Yazıtı)

46-Tengriken: Dini vazifeleri de olan devlet adamlarının unvanlarındandır[40].

Baga Tengriken (Ongin Yazıtı)

47-Tigin: Kagan çocuklarına verilen idari unvandır.

İl Çor Tigin (Köl İç Çor Yazıtı)

Köl Tigin (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

Ozmış Tigin (Şine-Usu Yazıtı, Terhin Yazıtı)

Tonga Tigin (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

Yollug Tigin (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

48-Tirig: Devleti ayakta tutan, direk olan anlamındaki idari bir unvandır.

Arslan Külüg Tirig (Kızıl-çıra II Yazıtı)

Inanç Burış Tirig (Uybat VI Yazıtı)

Öge Tirig (Elegeş III Yazıtı)

Yukin Tirig (Ottuktaş II Yazıtı)

Köni Tirig (Barlık II Yazıtı)

Tölös Tirig (Tuva III Yazıtı)

Tun İzig Tirig Beg (Uybat VI Yazıtı)

49-Tokuzyüz Erbaşı: Askeri bir unvandır.

Tokuzyüz Erbaşı Toykun Ulug Tarkan (Terhin Yazıtı)

50-Tör: Beg, aksakal, devlet memuru manasındaki idari bir unvandır[41].

Tör Apa İçreki (Begre Yazıtı)

51-Tudun: Maliye ve vergi işleriyle meşgul olan memurlara verilen idari unvandır[42].

Tudun Yamtar (Bilge Kagan Yazıtı)

Tekiş Köl Tudun (İhe-ashete Yazıtı)

Urungu Tudun Çigşi (Miran Metinleri)

52-Turgak Başı: Kapıcı, nöbetçi demek olup, idari bir unvandır[43].

Turgak Başı Kagas Ataçuk (Terhin Yazıtı)

53-Tutuk: Askeri vali manasına gelir.

Tutuk Başı (Şine-Usu Yazıtı)

Tutuk Beg (Kemçik-Kaya Başı Yazıtı)

Alp Urungu Tutuk (Çakul IV Yazıtı)

Atçı Alp Tutuk (Abakan Yazıtı)

Az Tutuk (Köl Tigin Yazıtı)

Bilge Tay Sengün Tutuk (Terhin Yazıtı)

Çigil Tutuk (Şine-Usu Yazıtı)

El Togan Tutuk (Uyuk-Tarlak Yazıtı)

Külüg Tutuk (Barlık II Yazıtı)

Künç Tutuk (Tuba I Yazıtı)

Ong Tutuk (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kagan Yazıtı)

Ögüne Tutuk (Tele Yazıtı)

Öz Apa Tutuk (Çigşi Bagatur Yazıtı)

Yabaş Tutuk (Çigşi Bagatur Yazıtı)

54-Urungu: Savaşçı demektir ve askeri unvandır.

Urungu Çigşi (Elegeş IV Yazıtı)

Urungu Külüg (Elegeş I Yazıtı)

Urungu Sangun (Miran Metinleri)

Urungu Tudun Çigşi (Miran Metinleri)

Bars Urungu (Miran Metinleri)

Inal Urungu (Miran Metinleri)

Kedim Urungu (Miran Metinleri)

Kıyagan Urungu (Miran Metinleri)

Kul Apa Urungu (Miran Metinleri)

Kürebir Urungu Sangun (Miran Metinleri)

Yollug Urungu (Miran Metinleri)

Yüzbaşı Ulug Urungu (Terhin Yazıtı)

55-Yabgu: İdari bir unvandır. Kagan’dan sonra devletin en yetkili kişisidir ve veliahd yerine kullanılmıştır[44].

Ulug Bilge Yabgu (Terhin Yazıtı)

56-Yargan: Yargıç manasına gelen idari bir unvandır[45].

Boyla Kutlug Yargan (Suci Yazıtı)

Inançu Apa Yargan Tarkan (Köl Tigin Yazıtı)

57-Yelme Eri: İstihbaratçı, suvari manasındaki askeri bir unvan[46] olup, Şine-Usu ve Tunyukuk yazıtlarında geçer.

58-Yüzbaşı: Askeri bir unvandır.

Yüzbaşı Ulug Urungu (Terhin Yazıtı)

“Kök Türkçe Yazılı Belgelerde Yer Alan Unvanlar”, Erdem, 12/36, Ankara 2002

Prof.Dr. S.GÖMEÇ

[1] M.T.Liu, Die Chinesischen Nachrichten zur Geschichte der Ost-Türken (T’u-küe), Buch I, Wiesbaden 1958, s.430.

[2] A.Donuk, İdarî-Askerî Ünvan ve Terimler, İstanbul 1988.

[3] Sejx Sulejman Efendi’s Çagataj-Osmanisches Wörterbuch, Haz. I.Kunos, Budapest 1902, s.10; Abû Hayyân, Kitâb al-İdrâk li-Lisân al Atrâk, Haz. A.Caferoğlu, İstanbul 1931, s.3; R.R.Arat,Kutadgu Bilig İndeksi, Ankara 1979, s.18; Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lûgat-it-Türk, C. I, s.41; C. II, s.223; C. III, s.65, 2. baskı, Ankara 1985; M.Ergin, Dede Korkut Kitabı II-İndeks-Gramer, Ankara 1963, s.14; K.K.Yudahin, Kırgız Sözlüğü, Çev. A.Taymas, C. I, 2. baskı, Ankara 1988, s.30.

[4] S.G.Clauson, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford 1972, s.128.

[5] Kazak Türkçesi Sözlüğü, İstanbul 1984, s.17; Kaşgarlı Mahmud, DLTI, s.86; Yudahin, a.g.e., s.36.

[6] Tunyukuk’un askeri unvanlarındandır.

[7] Köl Tigin’in unvanlarındandır.

[8] Kaganı alp ermiş, ayguçısı bilge ermiş. Bakınız, Tunyukuk Yazıtı, I. Taş, Kuzey tarafı, 29. satır.

[9] Ayguçı Avluç Tarkan. Bakınız, Clauson, a.g.e., s.271.

[10] Donuk, a.g.e., s.4; S.Tezcan, Baga’yı “kaplumbaga”daki baga ile birleştirmektedir. Bakınız, S.Tezcan, “Eski Türkçe Buyla ve Baga Sanları Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı (Belleten), Ankara 1978, s.68.

[11] Buradaki “bilge” hem bizim bildiğimiz Bilge Kagan’ın unvanı, hem de bütün kaganların olması gereken bir özelliğidir.

[12] V.Thomsen, “Dr. M.A.Stein’s Manuscripts in Turkish Runic Script from Miran and Tun-huang”,Journal of Royal Asiatic Studies, london 1912, s.219.

[13] Clauson, a.g.e., s.385; Tezcan, a.g.m., s.55.

[14] Kaşgarlı, DLTIII, s.228; Clauson, a.g.e., s.385.

[15] Kapgan Kagan’ın unvanlarındandır.

[16] Yudahin, a.g.e., C. I, s.137; Arat, a.g.e., s.105.

[17] S.Gömeç, Kök Türk Tarihi, Ankara 1997, s.108.

[18] Clauson, a.g.e., s.417.

[19] S.Gömeç, “Türklerde İdari Yapının Hususiyetleri”, Gök, 2/13, Ankara 1996, s.11.

[20] S.Gömeç, Uygur Türkleri Tarihi ve Kültürü, Ankara 1997, s.15.

[21] Kaşgarlı, DLTI, s.122; Clauson, a.g.e., s.184.

[22] Köl Tigin’in unvanı.

[23] S.G.Clauson-E.Tryjarski, “The Inscription at Ikhe Khushotu”, Rocznik Orientalistyczny, 34/1, Warszava 1971, s.13.

[24] Clauson, a.g.e., s.31.

[25] Kagan için bakınız, S.Gömeç, “Kagan ve Katun”, DTCF. Tarih Araştırmaları Dergisi, 18/29, Ankara 1997, s.81-90.

[26] Uygur kaganı Moyun-Çor’un unvanıdır.

[27] Gömeç, a.g.m., s.81-90.

[28] Clauson-Tryjarski, a.g.m., s.23-24.

[29] B.Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, 3. baskı, İstanbul 1988, s.646.

[30] Kaşgarlı, C. III, s.151, 237; E.K.Pekarskiy, Yakut Dili Sözlüğü, C. I, İstanbul 1954, s.538.

[31] Gömeç, Kök Türk Tarihi, s.99-100.

[32] S.Gömeç, “Eski Türklerde Siyasi Hakimiyet”, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı 100, İstanbul 1996, s.115.

[33] Kaşgarlı, DLTI, s.11; İbni-Mühenna Lûgati, Haz. A.Battal, 2. baskı, Ankara 1988, s.54.

[34] Kaşgarlı, DLTIII, s.154; Abû Hayyan, Kitâb al-idrâk li-Lisân al-Atrâk, Haz. N.Yüce, Ankara 1988, s.88; Şeyh Süleyman Efendi, a.g.e., s.168.

[35] Gömeç, Kök Türk Tarihi, s.122-123.

[36] B.Ögel, “Über die Alttürkische Schad (Sü-Baschı) Würde”, Central Asiatic Journal, 8/1, Wiesbaden 1963, s.27-42; A.Bombaci, “On the Ancient Turkish Title Şad”, Gururjamanjarika. Studi in Onore di Giussepe Tucci, Napoli 1974, s.167-193; Gömeç, a.g.e., s.115-116.

[37] A.v.Gabain, Eski Türkçenin Grameri, Çev. M.Akalın, Ankara 1988, s.296; Donuk, a.g.e., s.84.

[38] A.v.Le Coq, Türkçe Mani Elyazıları (Manichaika), C. I, Çev. F.Köseraif, İstanbul 1936, s.42; Gabain, a.g.e., s.297.

[39] Clauson, a.g.e., s.568.

[40] Kaşgarlı, DLTIII, s.117.

[41] Yudahin, C. II, s.756.

[42] Gömeç, a.g.e., s.111.

[43] G.Doerfer, Türkische und Mongolische Element im Neupersischen, Vol. 2, Wiesbaden 1975, s.477; Arat, a.g.e., s.469.

[44] Gömeç, “Kagan ve Katun”, s.89-90.

[45] Şeyh Süleyman Efendi, a.g.e., s.101; Doerfer, Vol. 4, s.64.

[46] Clauson, a.g.e., s.929.

Türk Kaya Resimlerinden bir Demet

Türk Kaya Resimlerinden bir Demet



Asya’nın bir ucundan, Anadolu’nun ortasına gelen “Türk” kaya resimleri. İleride OĞ, UÇ ve ÖK tamgalarına da dönüşecekler.



El ele Ritüel gerçekleştiren Türkler (As Er ler) Gobustan Kayalıkları – Azerbaycan

Görseller : Servet Somuncuoğlu

Hazırlayan : onturk.wordpress.com

MEDENİ BİLGİLER ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları

MEDENİ BİLGİLER ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları



1- Türk Milleti; Halk idaresi olan Cumhuriyetle idare olunur bir devlettir.
2- Türk Devleti laiktir, her reşit dinini intihapta (seçmekte) serbesttir.
3- Türk Milletinin dili Türkçedir. Türk dili, dünyada en güzel en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Sizde mukaddes Türk Dli, Türk Milleti için bir hazine olun. Çünkü Türk Milleti, geçirdiği nihayetsiz hadiseler içinde, ahlakının ananelerinin hatıralarının, menfaatlerinin, elhasil bugün, kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafara olunduğunu görüyor. Çünkü dili Türk Milletinin kalbidir, zihnidir.




9- Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.

Türk’ler Arap’ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk’lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün



milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah’a kendi lisanında değil Allah’ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah’a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin



manasını bilmediği halde Kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince , karışık cahil hocalar ağzıyla, ateş ve arayı ile müthiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihar ettiler. Bir taraftan araplar zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan avrupada, Allah kelimesinin ilahi parolası altında, hristiyan milletlerin idareleri altına geçtiler. Fakat onların dinlerine ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmetleri yaptılar



ne onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler.Hırkasıdır diye yalan bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular halife oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için, peygamber için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak, Allah’a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler, his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadetin öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide



ve dini his millet uyandığı zaman onun şu acı hakikatı görmesine mani olmadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi, dünyanın acısı duyuların tokatıyla, derhal Türk Milleti’nin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti..
Türk vicdani umumisi, derhal yüzlerce asırlık kudret ve küşayişle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu..? Türk’ün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti, artık Türk cenneti değil,eski hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının



son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra.

10- Türk Milleti, milli hisi dini hisle değil, fakat insani hisle yanyana düşünmekten zevk alır. Vicdanında milli hissin yanında, insani hissin şerefli yerini daima muhafaza etmekle muftehirdir.
Vicdanında milli hissinin yanında, daima insani hissinin şerefli yerini muhafaza etmekle muftehirdir. Çünkü Türk Milleti bilir ki; bugün medeniyetin şahrahında(büyük yolunda) müstakil ve fakat, kendilerine muvazi yürüdüğü umum medeni milletlerle, keşifleri,



mütekabil insani ve medeni münasebet, elbette inkişafımızda devam için lazımdır. Ve yine malumdur ki, Türk milleti, her medeni millet gibi, mazinin bütün devirlerinde keşifleriyle,ihtiralarıyla medeniyet alemine hizmet etmiş insanların, milletlerin kıymetini takdir ve hatıralarını hürmetle muhafaza eder. Türk milleti, insaniyet aleminin, samimi bir ailesidir.



Bütün bu söylediklerimizi kısa bir çerçeve içine sokmak istersek şöyle diyebiliriz.
Türk Milleti’nin teessüsünde müessir olduğu görülen tabiri ve tarihi vakıalar şunlardır.
A- Siyasi varlıkta birlik
B- Dil birliği
C- Yurt Birliği
D- Irk ve menşe birliği
E- Tarihi karabet
F- Ahlaki karabet
Türk Milletinin teşekkülünde mevcut olan bu şartlar diğer milletlerde kamilen yok gibidir. Daha umumi bir tarif yapabilmek için, diyelim ki bir cemiyete



millet diyebilmek için bu şartlar aynı zamanda kamilen veya kısmen bir arada bulunmak lazımdır.
Bütün milletler tamamen aynı şartlar altında teşekkül etmemiş olduklarına göre, Türk Milletinde yaptığımız gibi, diğer her millet ayrı olarak mütalaa edilmedikçe, milliyet fikrini umumi ve fenni olarak tarif etmek güçtür.
Çünkü; tespit ettiğimiz şartlar insanların millet halinde teşekkülüne umumiyetle yardım etmişlerdir.
Fakat bu tarz teşekkülden başka adeta bu şartların tesini kale aldırmayan



millet teşekkülleride vardır. Mesela ingilizler ile şimali amerikalılar aynı dili konuştukları halde ayrı ayrı milletlerdir. Sonra, İsviçre’de lisanları menşe’leri başka başka, üç unsur vardır, Alman, Fransız, İtalyan, bunlar İsviçreli namı altında bir millet itibar edilmektedir. Cemahir müttehidede beyaz ırkla kırmızı derili insanlar dirsek dirseğe yaşayan Amerikalılardır. Bugün büyük asrî milletlerden olan Fransızların, İngilizlerin, muhtelif ırkların tesalübü neticesi olduğu malûmdur. Alman milliyeti Napoleon’a karşı yapılan muharebelerden; İspanya milliyeti, Mağrıbîlerle mücadelerden doğdu.



İptidai insanların, tabiatın herşeyinden, gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez.
İptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok adetler ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederdi.



bütün bunlarla beraber, din hürriyetine, umumiyetle vicdan hürriyetine karşı taassup yükünden korunmuşmudur bunu anlayabilmek için, taassupsuzluğun ne olduğunu tetkik edelim. Çünkü bu kelimenin delalet ettiği manayı zihniyeti herkes kendine göre anlamaya çok meyillidir.
Dini hürriyeti bir hak telakki etmeyen acaba kalmadı mı ?
Vicdan hürriyetini, insan ruhunun, Allah’ın ali hüküm ve nüfuzu altında, dini hayatı idare için malik olduğu haktan ibaret

“İSTANBUL” KELİMESİNİN KÖKENİ

CONSTANTİNOPOLİS’ciler!..

Batı’nın büyük hayâllerinden biri, Bizans’ı yeniden kurmaktır. Bu amaçla her fırsatta ”Konstatinopl”derler…Dinsel kişiler ise , bu adın – kökeninin Grek olduğunu anımsatmak için- tamamını söylerler : KONSTANTİNOPOLİS…Patrik sınıfı , dinsel kişiler buna dikkat ederler.

Bu kentin tarihteki ilk adının, OY-OĞ olduğunu ve bu adın, Marmara bölgesinde ilk kurulan Ön-Türk ÖDÜS’ü (devleti) OY-URTUM ATIN’ın başkenti olduğunu görmüştük.

Bundan sonraki ad’ın ise, İSTANBUL oluğunu fakat bu adın, 18′nci yüzyılda yaşamış olan Selânikli gramerci Romanos Nikeferos’un , Grekçe , ” şehre” demek olan EİS-TİN POLİN’den uydurduğunu yazmıştık. Anlattığına göre, Türkler şehrin kapısına geldiklerinde nöbetçi sorarmış:

· nereye gidiyorsun?..Türk de cevap verirmiş

· EİS-TİN POLİN …Şehre?…Bu yutturma çok ciddî bilimsel kitaplarda yer almıştır. Yalnız tüm dünya değil, bizim tarihçiler de bunu kabullenmişlerdir…Ne acı?..

Tarihe bir göz atalım.

· İstanbulun 1453′de alınışından önce, 2′nci Murat zamanında kentin adı İSTANBUL’dur (Osman Turan)

· 10′cu yüzyılda yaşamış olan tarihçi Mesudî, ”efembeih Velii-işref” adlı kitabında bu şehre BULEN dendiğini, resmî dilde ASTAN-BULEN adının kullanıldığını yazar,

· 14′ncü yüzyılda İBNİ BATTUDA, İZTANBUL ; bu adı gene

· 14′ncü yüzyıl yazarlarına VARTAN’ın Ermenice coğrafyasında ESDAMPOL,

· 15′nci yüzyılda , seyyah J. Slimberger, İSTAMBOLİ, STAMBOL şekillerinde görürüz.(prof.A.Erzen).

İstanbul sözcüğünü alalım bu iki parçadan oluşur İSTAN ve BUL…

İSTAN, ön-türkçede ”tanrı katına AS/ılı olan , yani cennette AS/ılı olamayı ifade eden AS/qan kökenden gelir…AS/tan, AS/pan , günümüzde AS/üman olmuştur.(K.Mirşan)

· Hitilerde İSTANU adını taşıyan bir gök tanrısı vardır. Bu, HATTİ’lerdeki ESTANU’nun mirasıdır.(E.Akurgal, Anadolu Kültür tarihi, Tübitak 1967)

· Orta Asyada Tufan kentinin yakınıda ASTANA( Osmanlıca ASİTANE) kenti vardır

· Güney doğu Anadoluda Murat suyu üzerinde Şey Sait’in babasının gömüldüğü tepenin adı ASTAN’dır (M.Toker, şeyh Sait İsyanı)

· Kazakistan, adı BEŞBALIK olan başketinin adını ASTANA’ya çevirmiştir. İSTAN’ın kökenindeki ASTAN’ı bulduk. şimdi de BUL’u arayalım.

Ön-Türklerin ilk büyük konfederasyonu BİR-OY BÏL’in başkentinin adı

· AT-OĞI BOLIQ’tır. Bolıq, ”site” demektir.

· Kazakistanda bizim ”Beş Balık” dediğimzi kentin adı BÏŞ-BOLIQ’tur.

· Anadoluda, bu ad BOLU olmuştur.

· Aral gölü yakınıda bri kentin adı Can – BOL’dur.

ASTAN ve BOLIQ kelimelerini içeren üç kent .

· K(ESTAN)- POL ..Trakya

· K(ASTAN)- BOLU…Kastamonu…ve nihayet

· ASTAN -BOLIQ…İSTANBUL

Astana, zamanla, İSTAN ya da SİTAN haline dönüşmüş Acemce olduğu sanılmıştır, aslında ”son ek” halinde ülke adlarının sonuna gelir.

· Arab’İSTAN, Yunan’İSTAN, Ermeni’STAN, Türk’İSTAN, Bulgar’İSTAN…Freng’İSTAN(frenk, Frank ülkesi..Batı)vb…

Daima tekrarladığımız bir ata sözü vardır : GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ..

Halûk TARCAN



Kazakistan’ın Başkenti Astana (Başkent Demek) Bayterek anıtı (Bayterek yaşam ağacının isimlerinden biri)

Eski Türk İdaresinde Devlet teşkilâtı



Kaynaklardan anlaşıldığına göre otağ, örgin (taht), tuğ (kurt başlı sancak), davul (sorguç-köbrüge) ve yay hükümdarlık sembolleri idi. Eski Türk devletlerinde bu unsurlar mevcuttu. Türk devletine yönelik entrika faaliyetlerini sık sık uygulama safhasına koydukları sırada Çinliler, kağanlara karşı destekledikleri Türk prenslerine birer kurt başlı sancak ve davul göndermişlerdir. Kağan unvanının yanında sadece Tonyukuk yazıtında Han unvanı kullanılmıştır.

Orhun kitabelerinde geçtiği üzere hükümetin karşılığı ayukı tabiri idi. (“Hakkınızdaki söylentiler ayyuka çıktı” cümlesindeki “ayyuka” kelimesinin aslı ayukı olsa gerek) Ayukı yani hükümetin meclisin (toy) toplanamadığı zamanlarda devreye girdiğini görüyoruz. Devletin işlerinin acil görülmesi gerektiği anlarda ayukı toplanıyor ve görüşülüyordu. Çin kaynaklanıra göre Türk hükümeti 9 bakandan oluşmaktaydı. Bakanların yazıtlardaki karşılığı ise buyruk idi. Hükümet üyeleri, çor, ilteber, buyruk ve benzeri unvanlar taşıyorlardı. Merkezin dışındaki hükümet üyeleri askerî vali konumundaydılar. Hükümetin başında ise hanedandan olmayan aygucılar veya ügeler bulunurdu. Vergi toplama işine tudunlar bakarken, tamgacılar katip ve mühürdar, bitigciler ise haberleşmeden sorumlu katip idiler.

Hükümdarlığı şahsında temsil eden kağan (devlet başkanı) ülkeden birinci dereceden sorumlu olduğundan bütün iktidarı elinde bulunduruyordu. Başbakanları o tayin ediyor, töre değişikliklerini o teklif ediyor, devlet mahkemesi yarguya o başkanlık ediyordu. Türkler’de milletin herşeyi ondan beklemesi tam otoriteyi doğuruyordu.

Boyların başında beyler bulunurdu. Herhangi bir siyasî birliğe dahil olan boylara ok denirdi. Boyların birliğine ise bodun denirdi ki, başlarında arazilerinin genişliğine göre Yabgu, Şad, İlteber ve Erkin gibi idareciler bulunurdu.

M.Ö. 659-621 arasında Çin kaynaklarındaki bir kayıtta Türk halkına dair şunlar yazılıdır:

“Jung-i (Hunlar) böyle değillerdir. Orada yukarıdakiler, aşağıdakilere erdemle dallanıyorlar. Aşağıdakiler de yukarıdakilere sadakada hizmet ediyorlar. Bir ülkeyi idare etmek, bir vücudu idare etmek gibi olduğu için ülkenin nasıl idare edildiği hissedilmiyor. Bu gerçek bilgenin idaresidir.”

Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın

Notlarından derlemedir.

Kaynak : ahmettasagil.wordpress.com/makaleler/eski-turk-idaresi/

Ay’da Uluğ Bey Krateri



Dünya’nın Uydusu Ay’da Türk İsimleri ; Uluğ Bey (Ulugh Beigh), Biruni, Harezmi, El Fergani (Alfraganus) , İbni Sina (Avicenna) ve Daha niceleri.. İbni Sina’nın Ankara’da bir hastane ismi olduğundan başkasını bilmeyenlere…

ULUĞ BEY Dünyaca ünlü Türk matematikçisi ve astronomi bilgini olan hükümdardır. 22 Mart 1395 de Semerkand’ta doğdu. Asıl adı “Mehmet Tongay” dır. 433’de öldü.Hayatını Türk-İslam dünyası kültür ve medeniyetinin gelişmesi ve yükselmesine vakfeden Uluğ Bey, dünya tarihinde de önemli yeri olan bir fen alimiydi.[1]

Ulugh Beigh (Uluğ Bey), bir Ay krateri kalıntısıdır, Oceanus Procellarum’un (Fırtınalar Okyanusu) hemen batısında bulunur. Ay’ın kuzeybatı kanadının yanında konumlanmıştır ve Dünya’dan bakıldığında, yakınındaki kraterleri daha küçük gösterir. Daha batıda küçük Aston krateri; daha kuzeyde ise, Lavoisier krateri vardır. Aston kraterinin eğimli görüntülenme açısı nedeniyle daha yakındaymış görünmesine karşın, her iki krater de Ulugh Beigh’den kabaca eşit uzaklıktadır.

Bu kraterin kenar çizgisi, çarpmalar nedeniyle aşınıp silinmiş, bu çarpmalar yüzünden kertikli ve oyulmuş biçimde parçalanıp dağılmış bir çeper çizgisi kalmıştır. Zeminin güneybatı bölümünün karşısında Ulugh Beigh D bulunur; batı kenar çizgisi boyunca bulunan daha küçük bir krater, Ulugh Beigh ile ortak bir zemini paylaşır. Bu kraterin iç zemini lavlar yüzünden tekrar gün ışığına çıkmış, komşu mare (deniz) gibi aynı beyazlık derecesinde koyu bir yüzey bırakmıştır. Kraterin kuzey bölümü, bu karanlık yüzeyden daha yüksek bir beyazlık derecesine sahip olup mare’nin batı tarafına düşen bölgenin görünümüne de uygun düşmektedir.

Ulugh Beigh A, ana kraterin kuzeydoğusunda yer alır; Oceanus Procellarum’un kenar çizgisi boyunca taşmış bir krater oluşturur. Bu, daha büyük olanın güneybatı çevresi boyunca bulunan daha küçük bir krater ile birleşip kaynaştığı bir oluşumdur; her iki krater, ortak bir zemini paylaşır.

Bu oluşum, Timur kralı ve bilim adamı Mīrzā Muhammad bin Shāhrukh (Mirza Muhammed bin Şahruh ya da daha Türkçe bir söyleyişle Şahruh’un oğlu Mirza Muhammed) adıyla çağrılır, popüler olarak Uluğ Bey diye bilinir.[2]

Kaynaklar
[1] Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Dairesi Başkanlığının 2010 yılında yayımladığı İnsanlık Tarihine Işık Tutan Türk Bilim Adamları adlı eserden derlenmiştir.
[2] en.wikipedia.org/wiki/List_of_craters_on_the_Moon
[2] en.wikipedia.org/wiki/Ulugh_Beigh_(crater)
 

Side Nar ve Apollon



Anılacak kişi sayısı kadar nar motifi içeren bir Özbek el işi

Kaşgar ve Nar

Antalya ilimize bağlı Manavgat ilçemizin şirin beldesi side, tarihi ile ünlüdür. wikipedia’da “Side” kelimesinin “Nar” anlamına geldiği yazar. Bir çok Türk Lehçesinde Nar’ın karşılığı” Anar” dır.

Türkistan’da nar, savaşa giden oğulun veya nişanlının “Anılması” için kullanılan meyve olarak bilinir. Çin sınırları içinde kalan Doğu Türkistan şehirlerinde Kaşgar kentinin simgesi Nar’dır.

Ön Türkçe’de ËSİÇ AT “anma aracı” anlamı taşımaktadır, bu kelime zamanla SİDE halini almıştır. (Haluk Tarcan, Ön Türk Uygarlığı Kitabı, Töre Yayın Grubu, Temmuz 2006 2.baskı,s.281 )

Side Apollon Anıtı

Side denince, akla APOLLON anıtı ve yazıtı da gelmektedir. Prof.Dr. Bossert Tarafından “APOLLON” olarak okunan Side Ön Türk Yazıtının aslı ise Sn. Kazım Mirşan tarafından “ÖGÜS ATIK ATAR OĞ” şeklinde okunmuştur. ÖGÜS, Yüksek düşünce sahibi kişi, filozof, ermiş demek, cümlenin tamamı ise,“Ögüs adıyla adlandırılan ermiş kişi-” demek. (a.g.e.)

“Anadolu Tanrıları” adlı eserinde Halikarnas Balıkçısı da Grek mitolojisindeki ışık ve güneş tanrısı Apollon’un adının Grekçe olmayıp Anadolu kökenli olduğunu belirtmektedir.

Ne garip değilmi, bu aşamada Gazi Mustafa Kemal’in şu sözü akla geliyor: ” Tarih Yazmak Tarih Yapmak Kadar Mühimdir. Yazan, Yapana Sadık Kalmazsa, Değişmeyen Hakikat, İnsanlığı Şaşırtacak Bir Mahiyet Alır”

Sn. Bülent Tarhan

ÖG damgalı Kaşgar Halısı

Turfan Yazmalarını Okuma Çalışması



Genel Bilgi

Türkistan’ıñ Turfan ilinde, 20. yüzyılın başlarında yüzlerce bet el yazması bulundu.

Çinçe, Moğolca, Soğdça, Uygurca gibi dillerin kullanıldığı, genellikle de dinsel konuların işlendiği yazmalar arasında Türk âbecesi, başka bir deyişle Orkun-Yenisey âbecesi ile yazılmış yapraklar da bulunmaktadır. Yazımızda, bu yapraklardan biri incelemektedir.

Damgaların kolaylıkla ayırt edilmesi, okunabilirliği üst düzeyde; bu nedenle daha önce incelenip okunduğunu düşünüyoruz. Ne var ki, dilbilimcilerin bilgisayar ile araları pek iyi olmadığından, bu tür yayınları geñelağ üzerinden araştırıp bulamıyoruz. Bu yüzden hem kendi ilgimizi gidermek hem de ilgililere Türkçe kaynak oluşturmak için, yazmaları kendimiz okumaya karar verdik.

Özgün Yazı:

Çeviri

yeme[1] bu[2] sag[3] ençek[4] üznemişler[5] yir[6] alıg[7] boluşgalı[8] onamaz[9] kalır[10]yeme[11] yultuzug[12] ögügeli[13] er[14] ança[15] timiş[16] men[17] yultuzug[18] kaltı[19] erklig[20] ….imi[21]

azu[22] tuutuk[23] sub[24] erser[25] opayın[26] azu[27] itmiş[28] yaratmış[29] tatıglıg[30] aş[31] erser[32] yaşayin[33] yeme[34] …i[35]..

…en[36] sakıntı[37] yeme[38] anyıg[39] kılınçlıg[40] şamnu[41] ne[42] yablak[43] çolbu[44] sakıntı[45] barça[46] teg…inti[47]… ek[48]…

…ike[49] sabın[50] öçeşmişler[51] yeme[52] biri[53] ança[54] timiş[55] men[56] kululadukum[57] kamagda[58] erklig[59] yultuz[60] ermiş[61] yeme[62] ikinti[63] er[64] ança[65] timiş[66] ak[67]…

Türkiye Türkçesi

Ve bu sağ yavru söz dinlememişler. Yer kötü olarak iyileşmez kalır.Ve yıldızı yücelterek adam şöyle demiş, yıldızı kaldı, güçlü… …imi…

Ve tutuk su ise, içeyim. Ve düzenlemiş, yaratmış. tatlı aş ise saklayayım. Ve … i …

…n düşündü. Ve korkunç fenâ huylu Şamnu ne kötü (diye) Çolbu, düşündü. Bütün gibi …inti ek…

…ike sözü yarıştırmışlar. Ve biri şöyle demiş, ben kulluk ettim. Herşeyde güçlü yıldızmış. Ve ikinci adam şöyle demiş; ak…seke

Yorumlama (Tefsir)

Yine bu çocuklar söz dinlememişler. Yer kötü olunca, iyileşmez tabii.

Sonra bir gün, yıldızı göstererek adama şöyle dedim; yıldızı kaldı, güçlü …

Hattâ, soğuk su varsa içeyim. Düzenlemiş, yaratmış. Lezzetli aş varsa saklayayım. Ve…Eskiden kişiler, suyu soğuk tutmak için kilden yapılma testiler kullanırlardı. Suyu bu testi içinde tutmak, bekletmek gerekiyordu. “Tutuk su” kavramı bununla ilişkili olabilir. Bekletilmiş, tutulmuş su, soğuk olur.

Korkunç ve fenâ huylu Şamnu ne kötüdür diye Çolbu düşündü, bütün …….Şamnu adlı bir tinden (ruhtan) söz ediyor.

Karşılıklı söz atışmasına girmişler. İçlerinden biri şöyle demiş, ben kulluk ettim. Herşeyde güçlü olan Yıldızmış. İkinci adam ise şöyle yanıt vermiş,

Oktay DOĞANGÜN – Gökbey ULUÇ

Sümer Kraliçesi Şubat



Sümer Türklerinin Ur kentinde Sir Leonard Woolley tarafından açılan kral mezarlarından, Kral Abargi (M.Ö.2600-2500)’nin mezarı ve bunun yan tarafından karısı, Puabi (Atamın Sözü) olarak da bilinen Kraliçe Şubat’ın Mezarı bulundu. Woolley bunu büyük bir telgrafla Pensilvanya Üniversitesine bildirdi.

Sir Leonard Woolly’in Telgrafı

Şubat’ın taştan yapılı mezar hücresi, derin bir şaftın tabanında inşa edilip, yine taştan yapılmış mezarı ile kapatılmıştır. Şubat’ın bedeni, lacivert lapis lazuli taşlı, altın ve kırmızımsı akik boncuklarla süslü pelerinine sarıldıktan sonra, mezarın içinde bulunan tahta tabuta serilmiştir. Kafasında bulunan altın taçlı peruktan yanı sıra 3 kadın hizmetçisi de Şubat’a eşlik edenler arasındadır. Bu hücrenin bitişiğinde bulunan mezarda ise merhumun daha çok yer kaplayan eşyaları yerleştirilmiştir.

Lapis lazuli taşı, sadece Afganistan Bölgesi ve Şili’den çıkarılan ve Antik Mısırda ile İlk Troya kentinde de kullanılmış olan değerli taşlardandır.

Yan Mezarda bulunanlar

Büyük kıyafet sandığı
Kırmızı, beyaz ve mavi mozaiklerle donatılmış ve bir çift öküzün ardına bağlanmış, kızaklı savaş arabası
Oyun tahtası
İki adet süs lir
Çukurun rampalı girişinde, bellerinde bakır hançerleri olan 5 erkek nöbetçi
Savaş arabasının yakınında öküzlerin bakımı ile sorumlu 4 seyis
Puabi’ye öteki dünyada eşlik edecek olan, iki sıraya serili 13 kadın hizmetçi
Altın ve gümüş alaşımı su bardağı

İskeletlerin üzerinde yapılan incelemelerde şiddete maruz kaldıklarına dair hiçbir kanıta rastlanmamasına rağmen, uşakların isteyerek mi yoksa zehirlenerek veya boğularak mı öldürüldükleri henüz bilinmemektedir.

KAYNAKLAR

1.Wikipedia

2. Muazez İlmiye Çığ (2003), Sümer’de Kadın, Ortadoğu Uygarlık Mirası 2, Kaynak Yay, İst. 178.





“Kül-Tegin’in mezarında bir çift koç heykeli nöbet beklemektedir- Emel Esin”. Karaliçe Şubat’ın mezarında nöbet tutan koçlar.
 
Facebook beğen
 
ALPAGU MARTİAL ARTS- TÜRK SAVAŞ SANATI
 
Sistem Kurucusu :Coşkun DURMUŞ
Dünya Federasyonu: Ayhan ÖZKAN
Türkiye Tem. :Osman YÜCEL
Azerbaycan Tem. :Rehman HUSEYNOV
İran Tem. :Hassan ALİZADEH
Pakistan Tem. :Rashid MAHMOOD
Almanya Tem. :Volkan HACIHASANOĞLU
Karadağ-Montenegro :Samir KLİMENTA
Hun Boksu Tem. : Yılmaz BAYGÜL
Kobos Tem. : Selçuk UĞURLUEL
Turon Tem. : Fatih AŞAN
Alpagu Turon tem. : Cengiz AŞAN
Tepük Tem. : Ertuğrul KESTEL
Oba Boksu Tem. :Talat AYHAN
Terekeme Tem. : Savaş KARADAĞ
DÜNYA ALPAGU FEDERASYONU
 
TÜRK MİLLETİ SAVAŞÇI OLDUĞU KADAR BARIŞÇI BİR MİLLETTİR. ATATÜRK BUNU YURTTA SULH CİHANDA SULH VECİBESİ İLE DE KANITLAMIŞTIR. ALPAGU MÜCADELE SANATIDA BUNU DESTEKLER BİÇİMDE ZOR DURUMDA İKEN SALDIRGAN DİĞER DURUMLARDA SAKİN OLMASINI BİLEN BİR SAVAŞ SANATIDIR.
ALPAGU SİZİN ÖZ MALINIZ
 
TÜRK SAVAŞ SANATI ALPAGU
01- HUN BOKSU
02- TURON
03- KOBOS
04- ABA GÜREŞİ
05- TEREKEME DÖVÜŞÜ
06- KURAŞ
07- GÜREŞ - KÖREŞ
08- KUŞAK GÜREŞİ
09- YATAĞAN(Türk Kılıcı)
10- KEMANKEŞLİK (Ok ve Yay )
11- TEPÜK
12- ATLI GÜREŞ
13- ATLI OKÇULUK
14- OBA BOKSU
15-OĞUZ KÖREŞİ
16-SIR SAVAŞ SANATI
SPORLARININ BİRLEŞTİĞİ MERKEZDİR.
ALT BRANŞLAR
 
TÜRK KILIC SANATI
TUĞ ( UCU AT KUYRUĞUNDAN PÜSKÜLLÜ MIZRAK)
BOO (1.20 CM UZUNLUĞUNDA FIRINLANMIŞ SOPA)
YAY (KEMANKEŞLİK)
 
toplam 129754 ziyaretçi (279024 klik) kişi ziyaret etti
WORLD ALPAGU FEDERATION TURKIS MARTIAL ARTS Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol